Yeni ebeveynlik yaklaşımlarına yabancı değiliz, değil mi? Özellikle 20. yüzyıldan sonra her şey hızla değişti ve biz de çocuklarımızı en iyi şekilde büyütme yolunda sürekli bir çaba içindeyiz. Belki de derdimiz sadece anne babalarımızdan daha iyi olabilmek, kim bilir? Ama şu bir gerçek ki, artık rahimdeki gelişimden itibaren her aşamanın çocukların hayatını nasıl etkilediğini çok daha iyi biliyoruz. Yani her şey biraz daha bilinçli, daha hesaplı.
Peki, uğraşsak da mükemmel ebeveyn olamıyor muyuz? Belki de “mükemmel ebeveyn” kavramını biraz daha geride bırakmalıyız. Sonuçta, anne babalarımız da kendi zamanlarının en doğru olduğuna inanılanları yapıyorlardı, biz de aynısını yapıyoruz. Her şeyi mükemmel yapabilmek zor, değil mi? Hiçbir yöntem kusursuz değil! Hem de bazı ebeveynlik stilleri öyle bir hızla popülerleşiyor ki, bir bakmışsınız bir moda gibi kayboluyor. Ama bazıları da var ki yıllara meydan okuyor. Nazik ebeveynlik de işte onlardan biri… 🌸
Ebeveynlik Stilleri
Ebeveynlik yaklaşımlarının çoğu, gelişim psikoloğu Diana Baumrind’in 1960’ların başında belirlediği üç temel sınıflandırmaya dayanıyor. Baumrind, okul öncesi çağdaki çocuklar üzerinde yaptığı çalışmalarla, ebeveynlik tarzlarını otoriter, demokratik ve izin verici olarak üç ana grupta toplamıştı. Ancak, 1980’lerde Stanford Üniversitesi’nden araştırmacılar Eleanor Maccoby ve John Martin, Baumrind’in bu sınıflandırmasını daha da geliştirerek, izin verici yaklaşımını ikiye ayırdılar: izin verici-hoşgörülü ve izin verici-ihmalkar.
Bu dört temel stil arasında, çocuk gelişimi açısından en etkili ve en çok tartışılan yaklaşım demokratik ebeveynlik oldu. Bu modelde ebeveynler, çocuklarının ihtiyaçlarına ve isteklerine duyarlı bir şekilde yaklaşırken, aynı zamanda sınırlar koymayı ve çocuklarının sorumluluk almasını teşvik etmeyi de ihmal etmezler.
Nazik ebeveynlik de demokratik ebeveynlikten beslenen bir yaklaşımdır. Son yıllarda bu modelin popülerleşmesinde büyük payı olan ebeveynlik uzmanı Sarah Ockwell-Smith, nazik ebeveynliği tanımlarken empatiyi ön plana çıkarır. Bu yaklaşımda, ebeveynler çocuklarına nasıl davrandıklarına bakıp, “Biri bana böyle davransa hoşuma gider miydi?” diye sorarak, empatik bir yaklaşım sergilerler.
Nazik ebeveynliğin açmazları
Nazik ebeveynlik çok güzel bir yaklaşım, değil mi? Empatiyi ön planda tutuyor, çocuğu bir birey olarak kabul ediyor… Ama işin içine girince, her şey o kadar da kolay olmuyor! Birçok ebeveyn bu modeli uygulamak istiyor çünkü teoride mükemmel görünüyor. Fakat pratikte bu kadar nazik ve anlayışlı olmak, özellikle zorlayıcı anlarda gerçekten çok güç. Psikologlar da diyor ki, nazik ebeveynlik aslında, uç bir noktada, otoriter ebeveynliğin tam zıttı. Yani bir bakıma her iki tarz da uç birer örnek ve her ikisi de çok uç noktada olduğu için uygulanabilirlikleri zorlaşıyor.
Ebeveynlik, hayatla uyumlu olmalı, değil mi? Bazen nazik olmalıyız, bazen de biraz sert. Çocuk da bir insan, o da hata yapabilir, sınırları zorlayabilir. Ama bazı ebeveynler, sanki her durumda nazik ve anlayışlı olmamız gerekiyor gibi düşünüyorlar. Gerçekten de bu beklenti, çoğu zaman bizi çaresiz bırakabiliyor. 🙃
Bir de nazik ebeveynliğin bir başka açmazı var. Bazen fazla şefkat ve anlayış, çocuğa sahte bir özgürlük hissi verebiliyor. Oysa çocuk, ebeveynlerinin net bir şekilde belirlediği sınırları görmeli. Şefkat ve anlayış önemli tabii, ama açıklık ve netlik de o kadar önemli. Eğer sürekli nazik ve hoşgörülü olursak, çocuğun davranışlarının sonuçlarını anlaması zorlaşabilir. “Bunu yaparsan sonucu bu olur” demek de aslında çocuğun gelişimi için çok önemli.
Son yıllarda nazik ebeveynlik, “Çocuğun duygularına saygı göster” gibi sloganlarla popülerleşti. Pandemi de çocuk bakımını daha zorlaştırınca, bu yaklaşım iyice hız kazandı. Ama işin zor tarafı şu ki, birçok ebeveyn bu modeli uygulamaya çalışırken kendilerini tükenmiş hissediyor. Yani, çocuklara karşı nazik olalım derken, bazen kendilerine hiç nazik davranmıyorlar ve bu durum sonunda stresle sonuçlanabiliyor. 😅
Empati çok güzel ama nazik ebeveynliğin bazı dertleri var. Çocuğu “kendi bakış açısı olan bir birey” olarak görmeyi savunan yaklaşımda teoride hiçbir sorun yok, birçok insanın uygulamaya başlamasının sebebi de bu. Ama pratikte işe yaramadığı da giderek artan örnekler ve karşı tepkilerle açıkça görülüyor. Psikologlara göre, nazik ebeveynlik aslında otoriterliği uç noktada benimseyen otoriter ebeveynliğin tam zıddı, yani aynı paranın iki yüzü denebilir. Bu kadar uç olması, uygulanabilirliğini engelliyor.
Ne Yapmalı ?
Ebeveynlik üzerine düşünmek gerçekten önemli bir şey, değil mi? Hep daha iyi anne-baba olabilmek için uğraşmak çok değerli, ama her şeyi doğru yapmaya çalışmak da aslında biraz imkansız. Hani nazik olalım, empati gösterelim derken, bir de sinirli ya da kırılgan olduğumuzda ne yapacağız? Aslında bazen, o anki hislerimize göre hareket etmek, doğru olanı bulmamıza yardımcı olabilir. Yani, bir kuralı ya da bir yöntemi uygulamak yerine bazen içimizden gelen sesi dinlemek gerçekten daha iyi sonuç verebiliyor.
Çocuğumuza doğruyu ve iyiyi öğretirken, unutmayalım ki, onun en büyük rol modeli biziz. Çocuklar, duygularını nasıl ifade edeceklerini çoğunlukla ebeveynlerinden öğreniyorlar. O yüzden kendimizi ifade ederken, onun henüz gelişmekte olan duygusal dünyasını sarsmamak çok önemli. Gereksiz yere kırıcı olmadan, ona kabul gördüğünü ve değerli olduğunu hissettirmek, sanırım her zaman geçerli bir yaklaşım. Çocuk kendini her yönüyle kabul edilmiş hissederse, aslında her şey daha yolunda gider. 🌟
Ebeveynlik, bazen karmaşık ve zorlayıcı olsa da, her adımda öğrenmeye ve gelişmeye açık bir yolculuk. Peki ya siz, ebeveynlik konusunda nasıl hissediyorsunuz? Çocuklarınızla kurduğunuz ilişkiyi nasıl tanımlarsınız? Nazik ebeveynlik veya başka bir yaklaşımı benimserken en çok zorlandığınız nokta neydi? Yorumlarda deneyimlerinizi ve düşüncelerinizi paylaşın, birlikte daha fazla şey öğrenebiliriz! 🌱